Aramak istediğiniz kelimeyi yazınız..
Ara ..

Ağır metaller ve zararlı kimyasallar

3 Kasım 2016

Endüstriyel işlem ve ürünlerde ağır metal ve zararlı kimyasal kullanımı son yıllarda hızla artmış ve buna bağlı olarak insanlar üzerindeki etkisi de daha tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. İçme suyu, gıdalar, kişisel bakım ürünleri ve ev temizlik ürünlerinde bulunan ağır metaller ve zararlı kimyasallar çevreyi ve ekolojik sistemi bozmaktadır. Sonunda bunlar insan vücuduna girdiğinde toksik etkileri ile insan sağlığını bozmakta, alerjiden, hormonal bozukluk, depresyon ve kansere kadar bir çok ciddi hastalıkların oluşmasına neden olmaktadır.

Alüminyum, arsenik, kadmiyum, kurşun, civa ve çinko en yaygın ağır metaller olup toplum sağlığını tehdit eden büyük bir güç oluştururlar.

Ağır metaller birikerek etki gösteren maddelerdir ve sonunda insan vücudunda toksik etkiye neden olurlar. Solunum, beslenme ve deri yoluyla insan vücuduna girerek dokularda birikmeye başlarlar. Bu metaller vücuttan uzaklaştırılamaz ise zaman içinde insan sağlığını tehdit eden toksik değere ulaşırlar.

Denekler üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda ağır metallere maruz kalan insanlarda, akciğer kanseri, astım, Alzheimer, beyin dokularında tahribat, böbrek yetersizliği, deri hastalıkları, işitme bozuklukları, kansızlık, kromozom tahribatı, sakat doğumlar, kısırlık, mide ağrıları, obezite, yüksek tansiyon, çeşitli kanserler, ruhsal ve nörolojik davranış bozuklukları ve daha birçok metabolizma sorunu gözlenmiştir.

Balık; küçüklüğümüzden beri duymuşuzdur. Uzmanlar en az haftada bir defa balık yememizi öneriyorlardı. Balıklarda omega 3, fosfor ve iyot, ayrıca bir çok vitamin olduğu söyleniyor. Acaba artık balık içinde bu faydalı maddeler var mı? Peki ağır metaller de var mı? Endüstriyel atıklar denizlerimizi ve okyanusu da kirletmektedir.

Deniz ürünlerinde yapılan araştırmalarda cıva, kadmiyum, krom, kurşun, nikel ve benzeri değişik oranlarda ağır metallere rastlanılmıştır.. Bu durumda sağlıklı olacağınızı düşünerek bol bol balık yerken, vücudunuza ağır metal gireceğini düşünebilirmisiniz?

Temizlik ürünleri; Marketlerde satılan ve evlerimizde kullandığımız ve bol miktarda asit, fosfat, klorür ve adını telaffuz edemediğimiz zararlı kimyasallar içeren temizlik malzemeleri insan sağlığına ve ekolojik dengeye zarar vermektedir. Avrupa ve Amerika’da doğada parçalanması çok zor ve geç olan, bu sebeple ekolojik dengeyi altüst eden kimyasallardan oluşan deterjan ve temizlik malzemelerine karşı savaş açılmış durumda.

Peki, inatçı kirleri bir dokunuşta temizleyen, beyaz tülleri bembeyaz yapan, hatta kötü mikropları anında yok eden bu temizlik malzemelerinin içeriği hakkında bir bilginiz var mı? İnatçı kirleri bir çırpıda temizleyen malzemelerin birer asit olduğunu ve sağlığınızı tehdit ettiğini biliyor musunuz? Temizliğe büyük önem veren bir toplum olduğumuz için deterjan ve temizlik malzemesini bolca tüketiyoruz. Ama bu, bizim çok daha temiz olduğumuz anlamına gelmiyor. Aksine, bu durum ülkemizin ekolojik dengesini daha hızlı bir şekilde bozduğu gibi, gelecek nesilleri daha hastalıklı bir toplum haline getiriyor.

Son 50 yıldaki teknolojik gelişmeler yaşam koşullarını eskisine göre çok kolaylaştırmasına rağmen, çevre kirliliğinde ve insan sağlığında tehlikeli bir tırmanışa sebep olmuştur.

Hepimiz haftada birkaç defa duş alıyor, her gün dişlerimizi fırçalıyor, yemeklerden sonra ellerimizi yıkıyor, cildimizi nemlendiriyoruz. Peki, bu ürünlerle her temasın vücudumuza ciddi zararlar verdiğini biliyor muyuz? Hem de beyin hasarından tutun kansere kadar. Piyasadaki pek çok diş macunu koruyucu olarak formaldehit kullanıyor. Bu kimyasalın kansere yol açtığı Avrupa ve Amerika’da yapılan araştırmalarda defalarca ispatlanmış. Tarımda, hayvancılıkta ve cesetlerin çürümesini engellemek için morglarda bu maddeden faydalanılıyor.

Gelin çevreyi, ekolojik dengeyi ve sağlığımızı tehdit eden temizlik ve kozmetik ürünlerden bazılarını inceleyelim…

Kozmetiklerdeki zararlı kimyasallar;

Özellikle genç yaşta kızlar güzel görünmek amacıyla ucuz kozmetiklere yöneliyorlar. Param yok bahanesinin arkasında beliren çok büyük tehlike fark edilmiyor. Kişisel bakım ürünleri üzerine yapılan bir araştırmaya göre kozmetik ürünleri kullanan bir kadının vücudu her gün 515 farklı kimyasal maddeye maruz kalıyor. Bu kimyasal maddeler alerjiden hormon bozukluğuna, doğurganlık sorunlarından kansere kadar birçok rahatsızlığa neden olabiliyor.

Kozmetik terimi, ilaç haricinde vücuda uygulanan her türlü ürünü kapsar. Ruj, makyaj malzemesi, oje, saç boyası, şampuan, el sabunu, deodorant, güneş kremi ve el losyonları da kozmetik ürünler arasında yer alır. Kozmetik ürünler incelendiğinde içlerinde bir çok kimyasallar olduğu görülmektedir. Bir rujda 28, deodorantta 26 ve saç spreyinde 23 adet kimyasal bulunmaktadır. Çoğumuz bunları her hangi bir endişe duymadan kullanırız. Yapılan bilimsel bir çalışmada orta yaştaki bir erişkinin günde ortalama 9 kozmetik ürün kullandığı ve bunların 126 değişik içeriğe sahip oldukları belirlenmiş. İngiliz kadınlarının her yıl 2.26 kg kozmetik ürünü ağırlıkla deri yoluyla vücutlarına aldıkları tespit edilmiştir. Bunlar arasında yüz kremi ile emilen kanserojen maddeler ve göz farı yoluyla alınan Arsenik de yer almaktadır.

Bütün üreticileri aynı kefeye koymuyoruz. Fırsatçıların yanısıra, gerçekten ciddi, doğayı kirletmeyen, kanserojen ve alerjen olmayan üretim yapan firmalar da mevcuttur. Seçim yaparken dikkatli olmanız gerekir.

Derimiz, vücudumuzun en büyük organıdır. Kimyasalları deri yoluyla almak, onları yutmaktan daha risklidir. Çünkü, ağızdan alındıklarında sindirim sisteminden emilmeleri gerektiği halde, deri yoluyla doğrudan vücuda girmektedirler. Hızla dolaşıma karışan kimyasallar, organlara taşınacak ve belki yıllarca buralarda depolanacaktır. 400 den fazla toksik madde kanda ve yağlı dokuda bulunmuştur.

Günlük kullanılan ürünlerin zararlı etkileri bir süre sonra ortaya çıkmaktadır. Bu sonuçlar arasında gözde sulanma, kızarıklık, deride hassasiyet gibi alerjik reaksiyonlar, kanser, astım ve doğumsal bozukluklar yer alır. Eğer vücutta yıkılıp atılma hızı vücuda alınma hızından daha yavaş ise vücut için son derece toksik nitelik taşıyacaktır. Kimyasal hassasiyet ile açıklanamayan bulgular da görülebilir. Bunlar arasında sersemlik, halsizlik, sinirlilik, konsantrasyon bozuklukları veya hafıza kayıpları yer alabilir.

Şimdi bazı kimyasalları inceleyelim.

Nemlendiriciler içinde bulunan Diethanolamine (DEA) ve triethanolamine (TEA), tek başlarına kanser yapıcı özellik göstermezler. Ancak, nitrit içeren ürünlerle bir araya geldiğinde kanser yapıcı olabilirler.

Formaldehit tırnak cilası, şampuan, sabun ve deri kremlerinde yer alır. Bu yüksek tahriş edici ajan, deriden emildikten sonra alerjik reaksiyonlara, baş ağrısına ve hatta astıma neden olabilir. İçerik listesinde sıklıkla adı “formalin” diye ifade edilir. Japonya ve İsviçre’ de kozmetik amaçlı kullanımı yasaklanmıştır.

Propylene Glycol (PEG), güneş kremleri, ruj ve banyo malzemelerinde yer alır. Endüstride anti-freeze olarak kullanılan maddenin içeriğinde de yer alır. Nemlendirici özelliği nedeniyle ürünlerin kurumasını önlemek amacıyla kullanılır. Ancak karaciğer ve böbrek üzerinde zararlıdır, deri ve gözü tahriş eder. Yüksek miktarda alındığında merkezi sinir sisteminde sorunlara yol açmaktadır. Bunun yerine gliserinli veya sorbitollü ürünler tercih edilebilir.

Sodium Lauryl Sulfate (SLS), banyo köpüklerinde, diş macunlarında, şampuanlarda ve losyonlarda bulunur. Gerçekte bir makina yağıdır. Bu deterjanın beyine, kalbe ve karaciğere kolaylıkla girdiği ve bağışıklık sistemini bozduğu gösterilmiştir. Gözde tahrişe, deride döküntülere ve alerjik reaksiyonlara neden olur.

Talk makyaj ve vücut pudralarında bulunur. İşleme esnasında bir dizi eser minerallerden arındırılırken asbest ile benzer özellikte olan küçük lifler ayrılmaz. Akciğer hastalıkları yapabileceği ve eğer genital bölgede kullanılırsa başta kısırlık olmak üzere üreme bozuklukları yapabileceği bilinmektedir. Yumurtalık kanseri ile ilişkilendirilmiştir.

Mineral yağ, makyaj temizleme solüsyonları ruj ve losyonlarda yer alır. Petrol türevi olan bu madde gözeneklerin tıkanmasından kansere kadar birçok durum ile ilişkilendirilir. Yoğunluğu, derinin nefes almasını engeller.

Methyl Methacrylate tırnak bakım ürünlerinde bulunur. Mantar enfeksiyonlarına ve tırnakta deformitelere neden olur. Uzun süreli maruz kalmalarda, göz, deri ve akciğerleri tahriş edici eder, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarını bozar ve üreme problemlerine yol açar.

Fitalatlar tırnak cilası, saç spreyi ve losyonlar içinde bulunur ve kremsi, ipeksi dokuyu sağlarken plastiğe de esnekliği kazandırır. Bazı fitalatların kanserojen olduğu, karaciğer, akciğer ve üreme organları üzerinde zararlı etkilerinin olduğu bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Aynı zamanda doğmamış erkek çocuklarının cinsiyet gelişiminde de olumsuz etkileri vardır. Kozmetiklerde bulunan iki fitalatın (dibutyl ve diethylhexyl), Avrupa Birliği ülkelerinde kullanımı yasaklanmıştır.

Parabenler raf ömrünü uzatıcı olarak kullanılır. Makyaj temizleme losyonlarında bulunur. Kozmetik ürünlerinde propylparaben, methylparaben ve buthylparaben birlikte kullanır. Vücutta östrojeni taklit eden madde olarak bilinir. Hormonal etkileri artıran kimyasal maddelerin kullanılması, özellikle öströjen hormonuyla artan göğüs kanserinin yaygınlaşmasına sebep olmuştur. Göğüs dokusundaki yoğun yağ oranı, vücuttaki toksik maddelerin burada yoğunlaşmasına ve göğüs kanserinin en yaygın kanser çeşidi olmasına sebep olmaktadır. Erkek üreme fonksiyonlarında da olumsuz yan etkiler vardır.

Triklosan diş macunlarında, sabunlarda, şampuanlarda ve ev temizlik ürünlerinde kullanılır. Bu kimyasal son derece karsinojen olup çok az bir miktarı bile vücuda alındığında soğuk terlemeler ve dolaşım sorunları gelişebilir.

Alüminyum deodorantlarda yer alır. Meme kanseri gelişimine neden olabilir.

Phenylenediamine saç boyalarında bulunur. Karsinojen olabilir.

Şimdi de günlük hayatta sık kullandığımız bazı ürünleri inceleyelim.

Diş Macunları; Doğal maddelerle üretilmeyen diş macunlarında SLS, formaldehit gibi maddeler vücuda zarar verir. Çocuklara özel satılan diş macunlarında florür oranı yetişkinlerinkine oranla daha yüksek olduğu için çocuklar florürden daha çok etkilenirler.

Diş macunlarında sık kullanılan SLS şeklinde kısaltılmış sodium lauryl sulfate veya sodium lauryl ether sulfate (SLES), cilt tahribatına, gözlerde kalıcı zarara ve mide ülserine yol açabilmektedir. Genelde sanayilerde boru hattını temizlemek için tercih edilirken sıvı bulaşık deterjanı ve yüzey temizleyicilerinin de aktif maddesidir. Yine bazı macunlarda koruyucu diye kullanılan paraben (methylparaben, ethylparaben, buthylparaben ya da benzylparaben bunlara örnektir) göğüs tümörü yaptığı için bazı Avrupa ülkelerinde yasaklanmıştır.

Temizlik ürünlerindeki kimyasallar

Çamaşır suyu; Amonyaklı veya asidik (tuz ruhu, kireç çözücü gibi) temizlik maddeleriyle karıştırılması zehirli gazların (klor gazı ve klor aminlerin) açığa çıkmasını sağlar ve insanları nefes alamaz hâle getirir. Bu tür zararlı maddelerin aşırı teneffüs edilmesi solunum yolları ve akciğerde tahribata yol açar.

Bulaşık deterjanları; Çoğunda yüksek düzeyde fosfat ve klor bulunur. Solunum zorluğu, göz yanması, yorgunluk ve baş ağrısı gibi belirtilere yol açabilir. Ana maddeleri de petrol kaynaklıdır ve içlerinde çeşitli kimyasal katkı maddeleri, sentetik esanslar, kokular ve renklendiriciler bulunur.

Çamaşır deterjanları; Doğal ortamda ayrıştırılıp geri kazanılmayan malzemeler; fenol, amonyak, naftalin ve diğer zararlı kimyasal maddeleri içerirler. Çamaşır ve bulaşık deterjanlarının performansını artırmak ve suya yumuşaklık vermek için kullanılan fosfat çevre ve insan sağlığına çok zarar vermektedir.

Ağartıcılar; İçlerinde sodyum peroksit, sodyum perborat veya sodyum hipoklorit gibi maddeler bulunur ve hepsinin irritan etkileri vardır. Deride ve gözde irritasyona, ağız ve yemek borusunda yanıklara neden olurlar.

Bulaşık makinesi parlatıcıları: Sitrik asit ve beraberinde koku maddeleri içeren pH’sı 2,5 olan irritan maddeler bulunur. Baş ağrısı, burun akıntısı, öksürük, nefes darlığı ve göğüs ağrısına neden olurlar.

Lavabo ve tuvalet açıcıları; Ana maddesi, cildi eritip geçebilecek özellikte aşındırıcı bir madde olan asittir. Yanlışlıkla yutulursa iç dokuları yakarak özafagus, mide ve bağırsak sistemine zarar verir.

Mobilya cilaları; Bu cilalarda kullanılan fenol deriye temas ederse, şişme, soyulma, yanmaya neden olup kurdeşen ya da sivilceler oluşturabilir. Dahili olarak çok az miktarda bile alınması dolaşım sisteminin çökmesine, çırpınma, soğuk ter, koma ve ölüme neden olur.

Mobilya ve yer cilalarında sık sık karşılaşılan diğer kimyasallar ise nitrobenzen (çok zehirli), akrilonitril, amonyak, deterjanlar, yapay kokular, nafta ve damıtılmış petrol ürünleridir.

Cam ve ayna temizleyiciler; Çoğu su, amonyak ve biraz mavi boya karışımından başka bir şey değildir. Amonyak içeren cam temizleyicileri fazlasıyla tahriş edici gazlar yayar ve kazara göze püskürtülürse zararlı olabilir.

Halı temzileme şampuanları; Birçoğunun aktif maddesi, genellikle leke çıkarıcı olarak da kullanılan bir çözücü olan perkloretilen’dir. Bu madde kanserojen olarak bilinir ve hemen görülebilen etkileri sersemleme, baş dönmesi, uyku hali, mide bulantısı, titreme, iştah ve oryantasyon kaybı olabilir. Uzun dönemli maruz kalma sonucu karaciğer ya da merkezi sinir sistemi zarar görebilir. Yine insanlar için kanserojen etkilerinden şüphelenilen naftalin, etanol, amonyak ve deterjanlar bulunabilir

Küf temizleyiciler; Deriyle teması ve solunması durumunda zararlı, yutulması durumunda ise ölümcül bile olabilecek fenol, kerosen, pentaklorofenol gibi kimyasallar ve pestisitler bulunur. Bu ürünlerde göz, boğaz, deri ve ciğerler için tahriş edici olan ve insanlarda kanser yapıcı etkilerinden şüphelenilen formaldehit de bulunabilir.

Koku Gidericiler; Oda deodorantlarının çoğu hiçbir şekilde havadaki kötü kokuları yok etmezler. Bazıları rahatsız edici kokuları, hoş kokularla örtmeye çalışır, bazıları da burun yollarını yağlı bir tabakayla kaplayıp koku alma duyumuzu engelleyen bir kimyasal yayarlar. Oda deodoratlarında bulunan kimyasal maddelerden bazıları naftalin, fenol, kresol, etanol, ksilen ve formaldehit’tir.

Aerosoller; Amonyak, sentetik koku maddeleri ve diğer zehirli maddeleri içerirler. Yeni nesil itici gazların içerdikleri bütan, izobütan ve propan gazları kalp, merkezi sinir sistemi ve akciğerler için zararlıdırlar. Kötü kokuları maskelemek için aerosollerde kullanılan maddeler burundaki geçitleri kaplayarak ve sinirleri işlevsiz kılarak koku hissini zayıflatırlar.

Ağır metaller, gıdalardaki katkı maddeleri, hormonlar, böcek ilaçları, vb ile tepeden tırnağa toksisiteye maruz kalıyoruz. Peki çaresiz miyiz?

Kesinlikle HAYIR.

Öncelikle bilinçli bir birey olarak hayatınızda toksisiteye neden olabilecek bütün ürünleri çıkartacak ve yerlerine doğal ve organik, çevreye zarar vermeyen ürünleri kullanacaksınız. Fakat bunlar daha önce kullandığınız zararlı ürünlerin etkilerini yok etmeyecektir. Sadece yeni hasarların oluşmasını engelleyecektir. Ucuz mal deyip zararlı maddeleri içeren ürünleri tüketmek insanın kendi vücuduna zarar verecek ve sağlığı geri kazanmak için ço kdaha fazla para harcanan bir dönem gelecektir. Daha sonra da gerçek bir DETOKS yaptırmalısınız. Bu konuda uzman bir hekimin gözetiminde yaptıracağınız DETOKS vücudunuzdaki toksinleri uzaklaştıracaktır.

SİZİN SAĞLIĞINIZ! SİZİN KARARINIZ!

Posted in Bilgi Bankası