Aramak istediğiniz kelimeyi yazınız..
Ara ..

Serbest radikaller

3 Kasım 2016

Nefes alıp verirken vücuda giren oksijen, yaşamımız için çok önemliyken aynı zamanda “serbest radikal” denilen, elektronlarını kaybetmiş zararlı maddelerin ortaya çıkmasına neden olur.

Serbest radikaller dokularla birleşerek fonksiyonlarını yapamaz hale getirir. Bu etki genç yaşlarda başlar ve dramatik bir şekilde çoğalarak fark edilen bir yaşlanmaya ve pek çok hastalığın ortaya çıkmasına neden olur.

Güçlü bir anti-oksidan sisteme sahip olmak, oksijene dayalı bir yaşam için en temel gereksinimdir. Tek hücreli organizmalar bile eğer serbest radikallere karşı savunma mekanizması geliştirmemiş olsalardı, hayatta kalamazlardı. Oksijenle yaşayan her organizma bu tehlikeyi etkisizleştirecek sistemlere sahiptir, ancak bunun etkili oluş derecesi büyük farklılıklar gösterir.

Serbest radikallere karşi savaş

Bedenin serbest radikallerle savaşan üç grup savunma hattı vardır:

1.Birinci hatta enzim sistemleri yer alır. Bunlar DNA’da mevcut olan bilgilere göre beden tarafından üretilen moleküler araçlardır. Bu enzimler serbest radikalleri uzaklaştırır veya bunların dikenlerini köreltirler.
2.İkinci hatta, bedende üretilen çok çeşitli biyo-moleküller yer alır. Bunlar kendi elektronlarını vermek suretiyle serbest radikallerin elektron açlığını giderirler. Bu moleküller hücre dışı serbest radikal etkisizleştiricileri olarak bilinir. Bunlar kendilerini feda ederek hücre içinde yaşamsal önem taşıyan moleküllere, onların olmak üzere bir elektron verirler.
3.Savunmanın son hattını besinler ve bedenin dışardan hazır olarak aldığı maddeler oluşturur.

Bu takviye güçler de kendilerini feda ederek işlev görürler. Birinci gruptaki enzimler vücudumuzun doğal işleyişi içinde yer alırlar. Eğer dış etkiler sebebiyle (sigara, kirli hava soluma, stres yoluyla biriken toksik yük) yetersiz kalmışsa Bio-Oksidatif tedaviler sınıfına giren ozon/oksijen tedavisi gibi yöntemlerle takviye etmek gerekebilir.

Posted in Bilgi Bankası